Okul Korkusu ve Karın Ağrısı
Sevgili veliler,
uzunca bir tatil dönemini geride bıraktık. Kimilerimiz bu duruma çok sevinirken, aramızda bu durumun huzursuz ettiği birçok kişinin de olduğunu biliyoruz. Yapılan çalışmalara göre ilköğretime giden her beş öğrenciden biri okul fobisi ile uğraşmaktadır. Bu durum en çok karın ağrısı ve baş ağrısı gibi semptomlarla kendisini gösterir. Sabah alarmın uzun uzun çalmasına, annelerin yoğun uyandırma çabalarına rağmen çocuğunuz yatakta yatıyor ve karnının çok ağrıdığını söylüyor. Bu durumda anne-babalarda akla gelen soru: “Acaba gerçekten karnı ağrıyor mu, yoksa okula gitmemek için mi yapıyor?”
Özellikle 1. ve 2. sınıfta sık sık sabahları uyanınca ortaya çıkan karın ağrısı okul korkusunu akla getirmelidir. Bu durumda çocuk aslında kimseyi kandırmaya çalışmaz, acıyı gerçekten hisseder. Bedensel belirtiler psikosomatik denilen doğada oluşur, yani bu durum çocuğun içinde bulunduğu ruhsal durumla çok yakından ilişkilidir.
Okula yeni başlayan çocuklar bu konuda sıklıkla problem yaşarlar. Onlar için zor olan güvenli olan anne-baba yanından ayrılmak zorunda olmaktır. Genellikle bu durumda çok sorun yaşayan çocuklar okul dışı alanlarda anne-babaya bağımlı bir profil çizerler. Okulun ilk günü bir çocuğun yaşamı için çok önemli bir gündür. Yeni bir yaşama adım atarken küçükler ve tabii ki aileler mutlu bir bekleyişle korku arasında gidip gelirler. Anne-babaların bu duruma karşı olan endişeli tutumları çocuklardaki mevcut korkuları daha da arttırır.
Bu belirtiler genellikle okula ilk başlama günü olduğu gibi, uzun tatiller sonrasında, hastalık nedeniyle uzun bir aradan sonra ya da taşınma sonrasında okulun ilk günü de ortaya çıkabilir. İngiltere'de yapılan bir çalışmada okula ilk kez başlayacak olan çocukların kanlarında okul başlangıcından 6 ay önce dahi artmış oranlarda stres hormonu (kortizol) olduğu gösterilmiş. Bu da bize anaokulunu bitirmiş okul çağına gelmiş çocuğu olan annelerin sık yönelttiği “Acaba benim çocuğum okula başlayacağının farkında mı?” sorusunun cevabını bize veriyor.
Daha büyük çocuklarda ise bu korkunun temel nedenini sosyal kaygılar oluşturuyor.Bu çocuklar sınıf arkadaşlarının ve öğretmenlerinin önünde konuşmak zorunda kalmaktan, kabul görmemekten ya da sorunla karşılaştığında kendini ifade edemeyeceği için yanlış anlaşılmaktan endişe duyarlar. Okulun bu anlamda “hasta” edebileceği ile ilgili literatür bilgisi dünya sağlık örgütünün finanse ettiği Almanya'da yapılan bir araştırmada gösterilmiş olup, bunun en önemli nedeninin ailelerin çocukları üzerindeki yüksek akademik başarı beklentisi olduğu belirtilmiştir. Bu bağlamda tüm uzmanlar çocukların okul kariyerleri süresince “sınırlayıcı” ama rahat bir tutum belirlenmesi gerektiğini savunurlar. Buradaki “sınırlayıcı” kelimesi çocuğun sorumlulukları konusunda çocuğun bilgilendirilmesi ve bunun gerçekleşmesi için gerekli olan zaman ve mekan ayarlamasının veliler tarafından yapılmasını ifade eder. Gerekli ayarlamaları yaptıktan sonra çocuğu kendi sorumluluklarını alması konusunda teşvik etmek önemli olmakla birlikte, onu bu alanda mümkün olduğunca özgür bırakmak gereklidir. Bu alandaki aşırı müdehale çocuğa “ben olmazsam sen başaramazsın” mesajı verecek, bu da okul kariyeri konusunda kendisine güven duymasını zorlaştıracaktır.
Genel olarak aileler çocuklarının şikayetlerini dikkate almalıdır ve bu korku ile yalnız başına olmadığını çocuğa göstermelidirler. Özellikle ailelerin kendi çocukluk dönemleriyle ilgili benzer anılarını çocuğa anlatmaları çok rahatlatıcı bir etki gösterir. Ayrılma korkusu yaşayan küçükler için ise mutlaka kendine güven duygusunun yüceltilmesi ile ilgili çalışılmalıdır. Bunu sağlayabilmek için ev işleriyle ilgili ona küçük ödevler verilebilir, örneğin bakkaldan bir ekmek almak, çöpü dışarı çıkmak vs. gibi. Bunları başarabildiği ona gösterilmeli, bu konuda sözel olarak ödüllendirilmelidir. Ayrıca sizin bulunmadığınız ortamlarda kendine güvenini güçlendirebilmek adına ona arkadaşlarıyla buluşabileceği bazı zaman dilimleri organize edebilirsiniz.
Ne zaman profesyonel yardım gereklidir?
Çocuğunuz sizin onu notlardan bağımsız olarak sevdiğinize emin olduğunuzu hissetmelidir. Çocuğunuzun üzerindeki bu yöndeki baskıyı tamamen kaldırıp okulla birlikte onu nasıl destekleyebileceğiniz konuşulmalıdır. Tüm bu girişimlere rağmen herhangi bir iyileşme görülmezse ve daha küçük çocuklar için ise özellikle okul reddi başladığında zaman kaybetmeden bir Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı'na başvurmanız önemlidir. Küçük çocuklarda yukarıda bahsedildiği gibi ayrılma korkusu nedenli okula gidilmeyen günler biriktikçe tedavi zorlaşmakta ve daha büyük çocuklarda süreğen hale gelmiş okul fobisi daha ağır psikiyatrik bozukluklara yol açabilmektedir.
Tüm öğrenci ve velilerimize mutlu ve huzurlu bir eğitim-öğretim yılı dilerim.